Web Analytics
Trifold | Can Başkent

Can Başkent

TRİFOLD

CAN BAŞKENT

Üçüncü halin mümkünatı üzerine düşünmek harika bir zihin egzersizi. Doğru-yanlış’ın ötesinde bir şeyler olabileceğinden tutun da, hem burada hem orada olanları anlayabilmek ufuk açıcı bir şey. Bu egzersizin ötelemeleri, bilhassa epistemoloji ve ahlakta, beni oldukça sarsıyor.

Yazı yazarken de sarsıyor. Çünkü bazı yazılarımı hem yazıp hem yazmadığımı düşünüyorum. Bazılarını ise ne yazdığımı ne yazmadığımı… Kafamı karıştıransa aynı anda hem yazıp hem yazmadığım ve ne yazıp ne yazmadığım yazılar.

Bir yazıyı aynı anda hem yazıp hem yazmamak ve ne yazıp ne yazmamak istediğinizde kelimelerin bir araya gelmesinin cümle kurmaya yeterli olmadığını sezmeye başlıyorsunuz. Bir yanda da dilin matematiğiyle, matematiğin matematiği arasındaki ilişkiyi fark etmeye başlıyorsunuz. Matematik icat mıdır tartışmasına benzer şekilde, dili icat edebiliyorsunuz. Çünkü kelimelerden cümlelere zıplarken, ayağınızı nereye basacağınızı kendiniz tayin etmeye çalışıyorsunuz.

Kelimelerle cümleler arasındaki ilişki, insanlarla toplum arasındaki ilişki gibi. Siyaseti yeniden şekillendirmek isteyenler, demek ki, hem toplum hem de birey önce gelir ve de ne birey ne toplum önceden gelir demeliymiş. Bu, birey-toplum gerilimini yok saymak değil, bu gerilim için bir üçüncü hal aramak demektir. Dili yeniden yaratabilme enerjisi bulmak gibi, siyaseti yeniden yaratabilme enerjisi aramaktır bu. Üçüncü hali aramayan, siyaseti de yeniden kuramayacaktır.

Bunun Hegelci sentezin ötesine geçtiğini düşünüyorum. Çünkü üçüncü hal, aslında sadece üçüncülükle kısıtlanmış da değil. Elinizde beş hali olan bir vaka varsa, altıncı haldir söz konusu olan, örneğin. Bunun diğer bir adı da siyaset zeminin genişletmek, sol-sağ ya da Marksizm/kapitalizm ikiciliğinin ötesine geçebilmektir. Böylelikle sandığın ve sokağın ötesinde bir siyaset de arayabiliriz.

Siyaset ontolojisi, demek ki, metafizikle, üçüncü halin mümkünatı ile içiçeymiş. Çünkü, doğru-yanlışın ötesinde bir üçüncü hal varsa, siyasette de sol-sağ itişmesinin ötesi var demektir. İlginç olan nasıl üçüncü halse, siyasette de bu üçüncü, dördüncü, beşinci yoldur.

Bu, algoritmik bir siyaset. Zira, lafın gelişi, toplumu sol-sağ gibi iki siyaset üzerinden okumaya alışmışsak, üçüncü yolun mümkünatını öneriyor. Keza, toplumu sol-sağ-liberal gibi bir üçayak üzerine yerleştirmeye çalışıyorsak, dördüncü yolu aramamızı söylüyor. Bu da bitmek bilmek durmaz bir arayış zira daima yeni bir yol peşinde koşacağımızı öğütlüyor. Bunun için bir de yeni yolun gerçekten “yeni” olduğundan emin olmalıyız. Diğer bir deyişle, yeni yolun, yani üçüncü dördüncü yolun, ilk iki-üç yolun bir varyantı olmadığından emin olmalıyız. Bu zor. Zira post-Marksizmden tutun da yapısalcılığa dek bir çok arayışa daha eleştirel ve mesafeli yaklaşmamıza neden olacak. Böylece yeni siyasetin gerçekten mi yeni olduğu sorusunu, tüm o antika post- siyaset tartışmalarına nanik yaparak, yeniden ele alacak, yeniden tartışıp yeniden tanımlayacak. Çünkü tüm bu zor sürecin ardındaki enerji, üçüncü halin mümkünatını aramak.

Siyaset, retorik, hatta mantık, bu değindiğim özgürleştirici ontolojinin, üçüncü hal arayışının, bir parçası. Bunu sokağa çıkarabilmek, işte asıl mesele bu.

Kullandığımız tek çerez, anonim ziyaretçi istatistikleri içindir. Bu site hiçbir kişisel veri toplamamaktadır.

The only cookie we use is for visitor analytics. We do not collect any personal information at all.