Web Analytics
Filatelist Totaliterizm ya da Pul Olmuş Gazete | Can Başkent

Can Başkent

FİLATELİST TOTALİTERİZM YA DA PUL OLMUŞ GAZETE

CAN BAŞKENT

0.

Memlekette ana-akım medya siyasete kurban gidince, açılan boşluğu kimi yabancı kurumlar doldurdu, malum. BBC, El Cezire, Deutsche Welle (DW) falan.

Bunlardan DW’nin yeri bende ayrı.

1.

Bıyığı yeni terlemiş pul koleksiyoncusu bir ergenken, neredeyse ayda bir DW Almanya’daki genel merkezinden “pul” isterdim. Uluslararası bir teşkilat olan DW, kendisine gelen postaların pullarını keser ayırır ve talep edenlere avuç avuç gönderirdi — en azından benim bildiğim hikaye buydu. Dünyanın dört bir yanından pullar gelirdi. Gönderilen pullar, damgalıydı. Bu damgalar da genelde koleksiyonerler için nizami değildi. Bu da pulları değersizleştiriyordu.

Ama benim bir maddi beklentim yoktu. Türlü türlü ülkelerden gelen pullara, DW ara sıra kendi promosyonel materyallerini, broşürlerini falan da eklerdi. Bir zarf dolusu pulla beraber, DW çıkartmalarım, takvimlerim de olurdu.

2.

Pul koleksiyonculuğu, hatta herhangi bir hobi koleksiyonculuğu, dijital hayattan en çok etkinlenen ama en az ciddiye alınan kulvarlardan biri. CD koleksiyonları bitti, ama meraklıları hala kaset ve plak toplamaya devam ediyor. E-kitaplar bir an kitap satışlarını etkiler gibi göründü ama, gerek ikinci el, gerek yeni kitap meraklıları, hala kitap toplamaya devam ediyor. Ama posta pulları için benzer bir diriliş görülmüyor. Kimi çabalar da yok değil. Evden pul basmaya izin veren sistemler, kendi resimlerinizle pul tasarlamak gibi stratejiler neredeyse hiç işe yaramadı. Otomatik damga makinelerinden yediği darbeden sonra, pullar hala kendine gelemedi.

Bizim posta sistemindeki en büyük darbelerden biri 1992’de ’M’ ve ‘T’ fiyatlı pulların yayınlanması olmuştu [1]. Bu pulların üzerinde, alışılanın aksine fiyat basılı değildi. ‘M’ fiyatlı olanlar mektup için, ‘T’ fiyatlılar da tebrik kartı için kullanılmak üzere tasarlanmıştı. Doksanlarda neredeyse birkaç ayda bir posta ücretleri zamlanırken, tüketicilerin aynı pulları kullanmasına izin veren bir sistemdi bu. Bugün aldığınız M fiyatlı pul, bir sene sonra da değerini ve işlevini kaybetmeden geçerli kalacaktı, örneğin.

Haliyle, pullar sadece koleksiyonculara hitap edecek şekilde basılır oldu, pullardan artık bir işlev beklenmiyordu. M/T pulları, hala inatla pul kullananları tatmin ederken, yayınlanan diğer pullar da koleksiyoncular için yayınlanır olmuştu. Pullu mektup alacağınız tek yer tutsak mektuplarıydı.

Pulların, genel kullanımdan neredeyse kalkıp koleksiyonculara mahsus objelere dönüşmesinin, bu minvalde iki nedeni var: dijital hayatın postayı anlamsızlaştırması ve ekonominin kötü hali — ya da kötü ekonomi bahanesiyle sağ siyasetin hayatımızdan bir güzelliği daha silme hevesi. Fatura dışında mektup almayanlar, bir değerli kağıt olan pula yatırım yapmak istemez — bu doğal.

Bununla beraber, pulculuğun öneminin kaybetmesinin birkaç, bilhassa bize mahsus, nedeni daha var. Bunların ilki pul tasarımı ve konu seçiminin gitgide basitleşmesi ve siyaseten Türk-İslamcılaşması. Her ne kadar güzel istisnalar olsa da, PTT’nin pul teması seçiminde egemen tema daima Türk kültürüdür [2]. Tasarımlar neredeyse yıllardır aynıdır, benzerdir. Haliyle, pullar görselliğini yitirdiği, insanları koleksiyonculuğa çekemez oldu. Diğer önemli bir neden de, koleksiyon malzemelerinin yok yere aşırı pahalı olması. Meşhur ithal markanın defterleri, puldan çok paranın defterlere yatırılmasına neden oluyordu. Koleksiyonculuk da sınıfsal farklara kurban edildi böylelikle.

3.

Bu iki faktör, kitap/plak koleksiyonunda ciddiye bile alınmaz. Kapak tasarımına göre kitap/plak almak, koleksiyonculuğun başat bir faktörü değildir. Keza, kitaplık, istisnai vakaları saymazsak, hiçbir zaman içindeki kitaplardan daha pahalı değildir.

Daha önemlisi, pullar istisnasız bir şekilde, tek elden yayınlanır. Haliyle, tek elin siyaseti de pulculuğun gidişatını belirler. Bu büyük bir iktidardır pulculuk için. Çeşidi azaltır. Devlet filatelide totaliter egemenliğini ilan eder.

4.

Kimi posta idareleri buna çare olarak insanların kendi evlerinde tasarladıkları desenlerin pullara basılmasına izin verir olmuştu. Bilgisayar başında yüklediğiniz resmi, posta idaresi pullara basıp adresinize gönderiyordu. Bu pullar da nizami olarak kullanılabiliyordu. Kedinizin resminden yastık kılıfı yapmanın ötesine geçemedi bu. Çünkü kedimin resmi bir koleksiyon değeri taşımıyordu.

Keza, yer yer posta idareleri pul tasarımı için tasarımcılardan yardım alır olmuştu. Ama bu da nihai kararın merkezi olduğu gerçeğini değiştirmedi. Nihayetinde, posta idaresinin bahşettiği bir imkandı bu. Ne pul temalarını, ne de pul yayınlama sıklığı üzerinde bir demokrasi imkanı yarattı bu.

Pullar devletin elinde pul oldu gitti.

5.

Eski bir koleksiyoncu, ezeli/ebedi devlet karşıtı olarak çözümüm net. Pul tekeli, elbette, devletten alınmalıdır. Zira, pullar, temalarıyla ve desenleriyle ve fiyat politikalarıyla bir ülkenin demokratik ve sanatsal birikimini yansıtır.

Haliyle, pulu pul etmeyerek, dünyayı değiştirmeye başlayabiliriz.

Notlar

1. http://www.pulhane.com/KatalogSayfalari/k199217.html

2. http://www.pulhane.com/PulSayfalari/p201910.html

Kullandığımız tek çerez, anonim ziyaretçi istatistikleri içindir. Bu site hiçbir kişisel veri toplamamaktadır.

The only cookie we use is for visitor analytics. We do not collect any personal information at all.