Web Analytics
Borat Fibonacci

Can Başkent

BORAT FIBONACCI

CAN BAŞKENT

Fibonacci serisini bilirsiniz. 1-1-2-3-5-8-13-21-… diye gider. Her sayı önceki iki sayının toplamıdır. Eğlenceli matematik sevenler için sürprizlerle dolu bir seridir.

Fibonacci serisi, sayıların belli bir düzenle sıralanmasıdır.

Manifold yazılarımı yazarken, hep aklımda buna benzer bir hayal oluyor. Fibonacci serisinin tek tek hesaplanan, inci gibi dizilen sayıları gibi kelimeleri sıralayabileceğimi hayal ediyorum yazılarımda.

Okur farketmiştir, bu hayalin ardında roman yazabilen makina rüyası var. Çünkü, romanı roman yapan, şiiri şiir yapan, duygu (ve hatta fikir) akışı ve bu akışın da “güzel” bir şekilde söylenebilmesidir. Fibonacci serisinde de bunlar var. Akış var. Hem de pek güzel bir akış var — kimi meraklısı için altın orana varan bir akış var. Keza, ilgilisi için bir fikir akışı da var basit de olsa, sayılar toplana toplana ilerliyor.

Büyük romancıların, özellikle modern romancıların, yaratılarındaki olay ve öykü akışı üzerine bu kadar düşünmelerinin ve araştırmalarının nedeni bu olsa gerek: kitapları için yıllarca araştırma yapan Pamuk ve Eco, hemen akla geliyor. Çünkü çoğumuz için formülü olmayan bir soru bu. Düşünce akışını, olay örgüsünü kurgulamak kolay değil. Hele hele toplumcu gerçekçiliğin dümdüz örgüsüyle büyüyen bir nesil için, kat be kat zor.

Yazının biçemi ise apayarı bir mesele. Yer yer sözcüklerin güzelliğine kapılıp öyküyü unutmak hangimizin başına gelmemiştir?

Roman ve şiir için olmasa da, kimi formel yazılar ve makaleler için bu soruya başka yanıt verenler olmuş. Zira içeriği değil de biçemi mükemmelleştirmek ilginç bir paradoksa yol açabiliyor: yazı gibi görünen ama yazı olmayan sözcükler dizisi. Fibonacci dizisine benzeyen, ama aslında uyduruk, rasgele sayıların yan yana dizilmesi gibi bir şey bu.

Güzel ama saçma yazı yaratmanın meşhur deneyleri de yok değil. Bunlardan ilki fizikçi Alan Sokal’ın deneyi. Sokal, biçimsel olarak akademik makale standartlarına uygun, ancak içeriği saçma sapan olan bir makaleyi, dönemin bilinen akademik (elbette, sosyal bilimler) dergilerinden birine gönderir — makale kuantum kütleçekimin sosyal ve dilsel bir inşa olduğunu öner sürer. Gelgelelim, makale “Social Text” dergisi tarafından kabul edilir ve hakemsiz bir şekilde yayınlanır [1]. Sonrasında gırla şamata, bitmek bilmeyen bir tartışma doğurur. Benzer şekilde MIT de akademik bilgisayar bilimleri makalesi yaratan bir web sayfası yaratır. Bir iki basit kutucuğu doldurup, biçimsel olarak kusursuz, ama içeriği boş ve saçma bir akademik makale yaratan bir sistem kurar [2]. Keza, bu websitesinin yaratıcıları da algoritmanın yarattığı içi boş makaleyi (saçma sapan bir konferansa) kabül ettirmeyi başarırlar.

Bu iki örneğin temelinde, biçimi düzgün ama içi boş makaleler yaratan ama bunula beraber kendisinin biçimi düzgün ve içi dolu bir sistem var. Polisiye dizilerindeki akıllı ve yaratıcı hırsızlara hayran olmak gibi bir şey bu.

Her Şerlok’un bir Profesör Moriarty’si var, kabül. Bu meselede sarsıcı bir gözlem bu. Çünkü, böylelikle her biçimsiz yazının biçimini düzeltebilecek bir algoritmanın var olabileceğini iddia edebiliriz. Keza, her kusursuz biçime sahip yazıya da, içerik ve olay örgüsü katabilen bir algoritma var olabileceğini de öne sürebiliriz. Bu epey heyecanlı bir ihtiras aslında [3]. Keza, her tıbbi teşhisi elden geçirip mükemmelleştiren, her evliliği testten geçirip onaylayan veya redden bir yapay zekayı kim istemez.

Tüm bu ihtirasların altında, yapay zekanın aslında matematiksel düşünceden uzaklaşıp istatistiğe ulaşması yatıyor. Çünkü artık Fibonacci serisi gibi mutlak güzellikle değil, toplumun görece değerlerini ivedilikle öğrenip hesaplayan bir istatistik makinesinden söz ediyoruz. Nitekim, güzel roman ve mükemmel evlilik gibi şeyler de aslında topluma endekslidir. Biçimin içini dolduran içerik de keza, zamana bağlıdır — Sokal deneyini bugün tekrarlamak, örneğin, ağzımız yandığı için, anlamsızdır.

Sasha Baron Cohen gibi bir yapay zekadan söz ediyoruz aslında. Sadece bir kere Borat, bir ne Bruno olabilirsin; çünkü bir daha kimse sana inanmaz.

Notlar

1. “Sokal Affair”, Wikipedia, https://en.wikipedia.org/wiki/Sokal_affair

2. “SCIGen - Otomatik Bilgisayar Bilimleri Makalesi Yaratıcısı”, SCIgen - An Automatic CS Paper Generator https://pdos.csail.mit.edu/archive/scigen

3. Bu yolda ilerleyen kimi AI uygulamaları olduğunu okur anımsayacaktır. Grammarly ilk akla gelen. Elbette, bu yazıda söz edilen ihtirasa ulaşmak için, ki mümkünse, gidilecek çok yol var.

Kullandığımız tek çerez, anonim ziyaretçi istatistikleri içindir. Bu site hiçbir kişisel veri toplamamaktadır.

The only cookie we use is for visitor analytics. We do not collect any personal information at all.