Web Analytics
Sosyal-ist Medya | Can Başkent

Can Başkent

SOSYAL-İST MEDYA

CAN BAŞKENT

Sosyal medya ile neredeyse hiç işim olmuyor. Baştan beri sevmedim, sevemedim. Öte yandan, fenomenleriyle, viralleriyle, (yediğim) linçlerle, sosyal medyaya yönelik öfkem gitgide arttı. Nasıl bu sosyal medya şirketleri kartelleşerek zenginliklerine zenginlik katıyorsa, viraller ve fenomenlerle de tuhaf tuhaf insanların ivedi bir şekilde popülerleşmesine çanak tutuyor. Çünkü algoritmalarının işleyiş şekli belli ki böyle. Birileri “RT ettikçe” viraller artan hızla, hatta artan ivmeyle yayılıyor. Keza, linç de başladı mı gidiyor, insanlar bu davanın “hem savcısı hem yargıcı” oluveriyorlar. “Goy goylar” da katlana katlana yayılıyor. Mizahın kalitesi azalıyor. Bunları görmek için de aktif sosyal medya kullanıcısı olmak bile gerekmiyor.

Burada iki kritik nokta var. Bir, kapitalizmin anapara toplama ve yoğunlaştırma mekanizması, yani büyüğün daha da büyümesi, küçüğün daha da küçülmesi, sosyal ağlardaki iletişim şebeklerinde birebir tekrarlanıyor. Bu satırların okurlarının, bizlerin, neredeyse aynı hesapları takip etmesi buna bir örnek. Keza, aynı hesapları takip etmememiz de. İki, bu ağlarda yaratılan o tuhaf “sosyalleşmeler” kapitalizmin de benzer şekilde gelişmesini ve kuvvetlenmesini sağlıyor. Çok çalışan, çok kazansın; çok takipçisi olan, çok popüler olsun, aynı doğru orantının bir sonucu. Online sosyalleşmeler ve kapitalizm birbirini besleyip duruyor [0].

Buradan çıkan ivedi bir iki sonuç var. Sosyal ağlarda sosyalleşirken, kapitalizmi besliyoruz. Sadece bu ağlara para kazandırarak da değil, daha önemlisi ve en önemlisi, kapitalizmin işleme şeklini tekrar ederek, bu şemayı onaylayarak. İki, beni şaşırtan da bu, kapitalizmi sosyal hayatımızın merkezine koyuyoruz. Eskinin “kapitalist üretim şekillerini” bırakın, şimdinin kapitalist “iletişim biçimlerini” bile tartışmıyoruz. Sohbetler, sosyal medyanın yarattığı özenti kültürünü irdelemenin ötesinde geçmiyor — en azından popüler tartışmalarda.

İşin acısı, “kapitalist üretim şekillerine” neredeyse ayda bir alternatif üreten sosyalizm, “kapitalist iletişim şekillerine” yeteri kadar değinmiyor. Toplumu yeniden inşa etmeye çalışadururken, yeni iletişim teknolojileri meselesinde sosyalizm maça çıkmadan hükmen yeniliyor. Demek ki çare sosyalizm değilmiş sosyal medyada. Çünkü, en zengin de en fakir de, en ayrıcalıklı da en yoksun da aynı platformu aynı şartlarda kullanabiliyor, “sesini duyurabiliyor”. Göya.

Hayır, boykot önerecek değilim. Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti. Hayır, “hadi gelin, bunlara özgürlükçü alternatifler üretelim” diyecek de değilim. Teknoloji sektörünü de, kapitalist cazibenin kuvvetini de nisbeten kestirebiliyorum. Bunu da geçelim.

Önerim basit. Taa 1850lerde falan Marx’ın Londra’da Das Capital’i yazarken geliştirdiği toplumsal gözlemlerin dengini, sosyal medyaya, sosyal medyanın vatandaşlarına ve toplumuna dair de yapmak gerekiyor. Yeni siyaset, yeni sosyalizm yeni toplumsal dinamiklere ve iletişim şekillerine dayanacak.

Bunun nasıl yapılmaması gerektiğini Tüfekçi ve onun gibiler defalarca gösterdi bize [1]. Çünkü ihtiyacımız olan, siyasi ve toplumsal fenomenlerin içine girerek öznel ve yüzeysel yorumlar yaratmak değil. İhtiyacımız olan bir toplumsal teori. Bu toplumsal teorinin de sadece yeni ve teknolojik toplumu değil, yeni teknolojik iletişimi de anlaması ve açıklaması, hatta yer yer bunlara dayanarak geleceğe dönük öngörülerde bulunması gerekiyor.

Diyeceksiniz ki, Marx bile bunları çözemedi, devrimlerin devrimci bilince erişmiş proleterler tarafından endüstriyel ülkelerden çıkacağını öngördü — ta ki Lenin’e dek. Elbette, Marx haklı olduğu kadar yanıldı da, ama nihayetinde yüz küsür yıldır tartışılan bir teori bıraktı. Mikro-siyasete, kimlik siyasetine, tikel vakalara ve öznel yorumlara yoğunlaşalı beri kapsayıcı ve bütünleyici teorileri ihmal ettik. Yemek siyaseti üzerine tartışa tartışa, örneğin, siyasetin kendisinden uzaklaştık, dans ede ede devrimi unuttuk [2, 3]. Sosyal medya da bize sadece insan ilişkilerini değil, bu ilişkilere dayanan üretik şekillerine yaklaşımımızı unutturdu.

Çünkü, medya artık fikir medyası değil. Bu sosyal medyanın sosyal-ist fikirleri de, takipçi ekle çıkarın ötesine geçemiyor.

Çünkü, Marx o kadar da aptal değil, 140 karakterle anlatacağı yere boşu boşuna 2300 sayfa yazmış değil.

PS Bu makale Manifold'da yayınlandıktan sonra, keyifli bir online tartışma yaptık: https://manifold.press/sosyal-ist-medya

Notlar

0. CB, “Online Sosyalleşmeler, Offline Yalnızlaşmalar”, Bianet, https://m.bianet.org/bianet/diger/138120-online-sosyallesmeler-offline-yalnizlasmalar, Mayıs 2012.

1. Zeynep Tüfekçi, “Twitter and Tear Gas”, Yale University Press, 2017.

2. CB, “Hayır, Yemeğin Siyaseti Olmaz”, manifold, https://manifold.press/hayir-yemegin-siyaseti-olmaz, Nisan 2017.

3. CB, “Dans Ede Ede Devrimi Unuttuk”, Bireylikler, https://canbaskent.net/politika/75.html, 2011.

Kullandığımız tek çerez, anonim ziyaretçi istatistikleri içindir. Bu site hiçbir kişisel veri toplamamaktadır.

The only cookie we use is for visitor analytics. We do not collect any personal information at all.