Web Analytics
Bir Haftalığına Ben de Dinlesem ya… | Can Başkent

Can Başkent

BİR HAFTALIĞINA BEN DE DİNLESEM YA..

CAN BAŞKENT

0.

Kaset takası yapa yapa müzik dinlemeyi öğrendim ve sevdim. Çünkü, takas yapabilmek aslında müzikten ziyade apayrı sosyal kimi kabiliyete dayalıydı. Bir kere, istediğiniz müziğe sahip birilerini tanımanız, böyle bir sosyal çevre yaratabilmeniz icabediyordu. Bunun bir tık üstü de, bilmediğiniz ama güzel müzikleri size neredeyse zorla dinletecek, bu kasetleri size ödünç vermeye gönüllü ve hevesli arkadaşlarınızın olmasıydı. Bu da yetmiyor, bir de ödünç aldığınız kasetleri zamanında vermeniz, bunun sorumluluğuna sahip olmanız gerekiyordu. Böylece hem kaset alışverişine devam ediliyor, hem de kaset ortamlarında saygın bir konuma ulaşılıyordu. Kaset takası da bir tür “piyasasıydı”. Bağlantılarınız, piyasanın gidişatından anlayan bir “burnunuz”, itibar gören bir zevkiniz ve etkileyici bir personanız olmalıydı. Aksi takdirde Sezen Aksu’ya mahkumdunuz.

1.

Müzik dinleyebilmenin, yeni yeni müziklerden haberdar olmanın tek şartı para değil, böyle bir piyasa ve çevre yapabilmekti. Çünkü, gerekli şey, tekrarlıyorum, para değil, emekti. Bu, belki biraz romantikçe, müzisyenin emeğine sahip çıkmak, o emeğe kendi emeğimizle karşılık verme hevesiydi. Kasetleri birbirine çekerken belki o emekten birazcık tırtıklıyorduk, ama en azından bu esnada sanatkarın emeği ve kabiliyeti önünde diz çöküyorduk. Dahası, korsana falan da para vermiş olmuyorduk.

Devir değişti. Artık müzik keşfetmek, sanatkarla bağ kurabilmek için bu kadar emek harcamak gerekmiyor. Aslında, emek falan harcamak da gerekmiyor. Algoritmalar bu işi bizim için yapıyor.

Algoritmalar.

2.

Mesele algoritmaların böyle bir seçim yapması değil. Mesele, bunu gözümüz kapalı bir şekilde kabül eder hale gelmemiz. Mesele, bu algoritmaların doğruluğunu ve isabetli karar verme kabiliyetlerini ölçmeden biçmeden, bunlara bu kadar güvenmemiz. Mesele, müziği, müzik peşinde koşmayı yavanlaştırmamız.

Doğru, bu algoritmaların çoğu aslında “makina öğrenmesi” denen algoritmalar. Bunlar, dev-veri eşliğinde, veriden fikir edinerek, durumdan vazife çıkararak kullanıcılara önerilerde bulunuyor. Size zaman kazandırıp, benzer zevklere sahip kullanıcıların yaptıklarını teklif ediyor. Bu esnada da “benzerliklerimizi abartmanıza” yol açıyor. Sizinki gibi bir müzik koleksiyonuna sahip bilmem kaç milyon kullanıcının dinlediklerini size sunarak, aslında ufkunuzu daraltıyor. Neticede aslında yeni müzik keşfetmiyorsunuz, kitleleri taklit ediyorsunuz. Farklılıklarımız yontuluyor, keşif dediğimiz şeyler de algoritmaların bize çabucak önerdikleri oluyor.

Algoritmaların.

3.

Diyeceksiniz ki en azından “karışık kasetleri” muhafaza edebildik, playlistlerimiz benzer bir heves taşıyor. Çünkü bunları paylaşmak, oraya buraya yüklemek ve sağa sola göndermek mümkün.

Ama yok, ikna olmuyorum. Çünkü büyük bir eksik var. Bu playlistlerin daha iyisini halihazırda algoritmalar yapıyorken, geniş bir koleksiyona sahip olup, buradan nezaket ve hassasiyetle şarkılar seçerek bir karışık kaset hazırlamak hala apayrı bir kategoriyi işgal ediyor. Çünkü, emekte kolaya kaçarken aslında, zevkimizi de daha da kabalaştırdık. Aynı uygulamalarla, aynı şarkıları dinler hale geldik. Dinlediğimiz albümün popülerite metriklerine bakmadan hoparlörün sesini açamaz olduk.

Ancak, bu esnada zevk sahibi olmak gene bizlerden zorla alındı. Zevk’in sınıfsal zemini daha da yukarı kaydı. “Her müziğin” internette olduğu bir dönemde, özgün bir tat yaratmanın bedeli de arttı. Küçük burjuva Spotify’a mahkum kalakaldı.

4.

Kasetsizlik bizi evvela bilgisayar ekranına sonra da cep telefonuna mahkum etti. Zira, eskiden kaset zoruyla da olsa sosyalleşirdik. Kasetle sosyalleşir, sosyalleştikçe de kaset takas ederdik.

Bu müzik ve teknolojiyle ilişkimizin nasıl değiştiğinin, bu değişen ilişkiler yumağının da bizi nasıl değiştirdiğinin, Manifold’da kerelerce yazdım, başka bir ispatı. Doğaldır, bu ilişki elbette gelişecek ve evrilecektir. Ancak bu sefer bu değişiklik, yüzümüze gülen ve bizi arkadan hançerleyen teknoloji şirketleri tarafından yapılıyor.

Bunun en basit çözümü, iyi müziğe ulaşmak için emek harcamamız gerektiğini, bu emeğin de aslında sanatkarın emeğinin bir izdüşümü olduğunu hatırlamak.

Belki o zaman sanatkara en az pay veren Spotify’dan kurtulabiliriz.

Kullandığımız tek çerez, anonim ziyaretçi istatistikleri içindir. Bu site hiçbir kişisel veri toplamamaktadır.

The only cookie we use is for visitor analytics. We do not collect any personal information at all.