Web Analytics
Russell’ın Mubi Hesabı | Can Başkent

Can Başkent

RUSSELL'IN MUBI HESABI

CAN BAŞKENT

Post-İnternet’te kendimi konumlandırmam kolay olmadı. Bu zorluğu hala çekiyorum. Çünkü, anladığım kadarıyla, ben de insanım. İnternet “goy goyuyla”, infografiklerle, podcastlarla, film-şarkı falan indirmekle beni tavlamak pek zor olmuyor.

Ancak, bunun bedelini de ödemeye başladım. Artık bir kitabı bitirmem bir ayı buluyor, keşfettiğim bir grubu sindirmem de keza üç-dört hafta alıyor. Bunun mazereti ise zamansızlık falan değil. Zira, işime gelince, İnternet goygoyuna zamanım var.

Çünkü İnternet’in tuzağına düştüm. Bu tuzak, düşününce, aslında epey ilginç bir paradoks.

Bu paradoks, zamanım olmadığı için kaliteli filmleri izlememek için bahane yaratırken, ki gerçekten zamanım yoktu bazan, bir yandan da goygoy diziler için zaman yaratıyordu. Zamanım yokken, zamanı yanlış şeyler için yaratıyordum. Yoksul bir alkoliğin, içki için para kazanmaya çalışması gibi bir şeydi bu.

Bu İnternet’in en büyük paradokslarından biri: zamanı yanlış yerlerden çalıp yanlış yerlere nakletmesi, bunu da kolayca ve eğlenceli bir şekilde yapması. Gündelik hayatta bunun yansımaları çoğumuza aşinadır. Bilgisayarla birtakım işler yaparken, gözümüzün arkada dolaşan webe takılması, on dakikalık işin ardından gelen elli dakikalık İnternet molası gibi şeyler, artık bu devrin bir gerçeği. Bir de buna, sosyal medya goygoyunu, film ve dizi platformlarındaki onbinlerce içeriği de ekleyin.

Çünkü, paradoks zaman ve öncelik algımızı alt üst ediyor. Bu hikayenin kökeni aslında çok öncesine gidiyor, İnternet’in halka ilk açıldığı döneme. Dünya’nın tüm bilgisinin, en azından ideal dünyada, parmaklarımızın ucunda olması hülyasından, twitter trollerine doğru kayan bu karşı-evrim, gündelik hayatımızı apayrı bir eksende de etkiliyor. Sadece zamanı değil, zamanı kontrol becerimizi de elimizden alıyor. Biz İnternet’i kullanmıyoruz, İnternet bizi kullanıyor.

Yukarıda Allah var [0], teknoloji sektörünün de hakkını vermek lazım. Post-İnternet dönemine hakimiyetleriyle sayfa sayfa, satır satır bir post-kapitalizm kitabı yazdılar. Dünyayı bankerlerden bile daha çok değiştirdiler. Bunu yapmalarının en önemli nedeni de bu paradokstu. Zamanı kontrol ettiler, zamanımızı kontrol ettiler. Bundan da vazgeçecekmiş gibi görünmüyorlar.

Çünkü, İnternette içeriğin çoğu, çoğumuz için, ya ücretsiz ya da sudan ucuz. Haliyle, yarış zamanımızı çalmak üzerine inşa ediliyor. Bunun nedeni de aslında hepimize aşina. Zaman demek veri demek, veri demek de para demek. Zaman geçirmek demek ise veri biriktirmek, haliyle para istiflemek demek.

Binaenaleyh, zaman kontrolü paradoksunun diğer bir boyutu da veri paradoksu. Bu kadar vaktimizi, başka faydalı şeylerden alıp, saçma sapan içeriğe vereceksek eğer, birilerinin bu içeriği üretmesi gerekiyor. Dinleyecek grup bulamazken, müzik stream servislerinde 65 milyon şarkı içinden faydalı bir şey bulamamaya gelmemizin nedeni bu. Tüm bu “zamansızlık” içinde, saçma içeriğe hem zaman, hem de veri harcıyoruz. Bunun bedelini de kişisel veriyi takas ederek ödüyoruz. Bu kadar kişisel verimiz de, tıp, siyaset, demokrasi gibi faydalı işlerde değil, hangi reklamın bize gösterileceği hususunda israf ediliyor [1]. İnsanlık olarak bir araya geliyor, bu kadar kişisel verimizi toplayıp, post-internetin kapitalist ağalarına veriyoruz, karşılığında da, hey hat, daha isabetli reklamlar görüyoruz. Keza, insanlık olarak bir araya gelip, günde bilmem kaç milyar saat film izliyoruz, izlediğimiz film de Fast Furious gibi şeyler. Örnekleri arttırmak mümkün, Metaverse’den ekşisözlüğe, ücretsiz içerik dünyasında düşünmeden zamanımızı takas ediyoruz.

İnternet artık bir teknoloji değil, iktisat deneyi; bir mühendislik projesi değil, sosyal bilim platformu. Çünkü, madem biz de insanız, belki pandemi, belki yorgunluk, goygoyun tadını aldık mı, vazgeçemiyormuşuz. Bunu biz şimdi fark ettiysek, düşünün teknoloji firmaları ne zaman fark etmiştir.

Notlar

İlk Manifold yazımın başlığı ‘Sartre’ın Facebook Hesabı’ydı. Dönüp dolaşıp aynı yere varmanın verdiği tatlı huzuru yaşıyorum: https://manifold.press/sartre-in-facebook-hesabi

Bu yazı 14 Temmuz 2016’da yayınlanmıştı, o şeyden bir gün önce, bugünden yaklaşık beş buçuk yıl önce. Demek ki yörüngem 5-6 yılmış.

0. Şaka şaka, tabii ki yok.

1. Brexit kampanyası da buna bir örnek, ya da karşı-örnek.

Kullandığımız tek çerez, anonim ziyaretçi istatistikleri içindir. Bu site hiçbir kişisel veri toplamamaktadır.

The only cookie we use is for visitor analytics. We do not collect any personal information at all.